Kimseye Etmem Şikayet (Hikayesi)

Türk Sanat Müziğinin en sevilen eserinden birini mercek altına alıyorum.

Dinledikçe hüzünlendiğim bu eserin hikayesini öğrendiğimde, neden hüzünlendiğimi daha iyi anladım ve paylaşmak istedim.

KİMSEYE ETMEM ŞİKAYET;
AĞLARIM BEN HALİME…

Aslında bu sözler; küçük yaşta evlendirilmek zorunda olan bir kız çocuğunun yakarışıdır…

Yazıyı okurken bir yandan şarkıyı dinlemek için:

Nihavend makamında bu eser tarihden hüzün dolu izler taşımaktadır.

Hikayeye geçmeden evvel eser hakkında biraz bilgi vereyim:


Eserin Adı: Kimseye Etmem Şikayet

Güfte (Sözler): İhsan Raif (Hanım)

Not: Beste Serkis Efendinin bestesi olduğu kesin olmasına rağmen güftesi kim tarafından yazıldığı bilinmiyordu, bu durumda güfte Serkis Efendi ye aitmiş gibi izlenim veriliyordu.
Yazının sonunda paylaşmış olduğum kitabın yazarı Mehmet ÖKLÜ yapmış olduğu araştırmalar sonucu bu konuya da açıklık getirmiş, Güftenin İhsan Raif Hanımın güftesi olduğunu kitabından tüm kamuoyuna duyurmuştu. Buna istinaden TRT de güncelleme yaparak Güfte: İhsan Raif Hanım olacak şekilde yayımlarını değiştirmiştir.

Bu hikayenin baş kahramanı İhsan hanım, 1877 senesinde Lübnan’ın Beyrut ilinde Dünyaya gelmiştir.

Annesi Çerkes kökenli Servet hanımdır. Babası II.Abdülhamit döneminin Nafıa ve Ziraat Nazırı Köse Mehmet RAİF Paşa dır.

Babası İhsan RAİF’in eğitimine önem göstermesi ile Edebiyat aşığı olan İhsan Hanım daha sonraları yazdığı şiirlerle ilk kadın şairlerimizden olacaktır.

İhsan Hanım Avrupa’da 1926 da hayata gözlerini yummuştur. (Hikayede ayrıntılar mevcuttur.)

Beste: Kemani Serkis Efendi

Kemani Serkis Efendinin asıl adı Sarkis SUCUYAN. Ermeni asıllı bestekar ve güftekar SUCUYAN 18 Eylül 1885 tarihinde İstanbul – Beşiktaş’da doğmuştur.

SUCUYAN eşi ile birlikte 1921 yılında parise yerleşmiştir. 12 Aralık 1944 Tarihinde Fransa – Paris’de hayatını kaybetmiştir.

SUCUYAN İhsan Hanım ile aynı dönemde yaşamış, İhsan hanımın hikayesine hayran kalarak beste yapmıştır. Bu sayede tarihin izleri bizlere Türk Sanat Müziği olarak yansımıştır.

Makam: Nihavend


Kimseye Etmem Şikayet Sözleri:

Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime
Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime

Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime
Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime

Perde i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime
Perde i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime

Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime
Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime


Kimseye Etmem Şikayet, Türk Sanat Müziği olarak hak ettiği değeri bulabildiğini sanmıyorum. Genelde içkili yemeklerde fon müziği olarak arkadan gelen bir ses olarak duyulur. Hikayeyi okuduktan sonra esere daha farklı bir pencereden bakacağınıza eminim…


Kimseye Etmem Şikayet Öyküsü:

Hikayenin özeti: İhsan RAİF Hanım, babası tarafından zorla evlendirilmek üzereyken, kağıda karaladığı insanı ürperten, tüylerimizi diken diken eden dehşet şiir;

Kimseye etmem şikayet; ağlarım ben halime… ve sonrasında gelişen olaylar.

Hikayenin kahramanı Köse Mehmet Raif Paşanın kızı İhsan RAİF Hanım’dır.

Köse Mehmet RAİF Paşa (1836-1911) Osmanlı Devletinin son dönemlerinde Valilik, Nazırlık(Günümüzde Bakanlık), Şurayı Devlet(Günümüzde Danıştaya Denk) gibi devlet kademelerinde büyük görevler üstlenmiştir. Bu süre zarfında İhsan RAİF iyi bir eğitim görür. Baba, kızı için saltanat mensupları ile eğitiminin denk olmasına özen gösterir. İhsan RAİF, müzik, Fransızca gibi derslerin yanında edebiyat ile bütünleşir.

Dönemin büyük edebiyatçılarından Rıza Tevfik BÖLÜKBAŞI tarafından özel eğitim görmüş. Ondan öğrendiği hece vezni bilgisi ile halk şiiri tarzında şiirler yazmıştır.
Bu anlamda İhsan RAİF, şiirde hece ölçüsünü kullanan ilk kadın şairlerinden olmuştur.
(Daha sonra Kurtuluş savaşında ateşli nutuklar ve şiirler ile milli mücadeleye destek vermiştir.)

Köse Mehmet RAİF Paşayı Mithat paşa yetiştirmiştir. Sultan II. Abdülhamit kendisinden pek hoşlanmadığı ve çekindiğinden dolayı Mehmet RAİF i taşrada görevlendirir.

Aile Adana’ya gider. İhsan RAİF, çocukluk yıllarını Adana’da geçirmiştir.

Daha sonraları İstanbul’a yerleşirler.

İhsan RAİF henüz 13 ‘ündedir. Kız kardeşi Belkız ile birlikte ile Nişantaşı Rumeli caddesinde Taş kontakta yaşamaktadırlar.

Bu taş konak II.Abdulhamit tarafından 1889 yılında yaptırılmıştır. O dönem evler ahşap inşa edildiği için bu konak komple taş olduğundan ötürü adı taş konak kalmıştır.

Şimdilerde Rumeli caddesinde diğer binaların arasında görkemini yitirmiş bu bina, zamanın görkemli ve şaşalı binasıdır.

Merak edenler için Taş Konağın adresi ve Maps

İhsan RAİF taş konağı çok sevmektedir. Büyüdüğünde Taş konakta geçirdiği günleri…

“Başka bir sema altında tomurcuk güllerinin açtığı, uçarı gönüllerin coştuğu hayal ülkesiydi” diye hüzünle anacaktır.

İhsan Raif edebiyata çok düşkündür. Öğrenme yeteneği çok gelişmiştir. 13 yaşında olmasına rağmen çok iyi Fransızca bilmektedir.

Müziği edebiyatı yabancı dillerini ve tüm eğitimini bu konakta edinmiş. Sevdiği bir çoğu şeyi burada öğrenmiştir.

Bu konakta çok güzel günler geçirmiştir.

Taa ki o zamana kadar…

İhsan ile Belkız taşkonağın 5. katındaki odalarında oynarken odaya daha önce görmedikleri bir adam girer. İçeri giren adamın niyeti hiçte iyi değildir. Adam İhsan RAİF‘e göz dikmiştir.

Adam İhsan RAİF ‘i kaçırmaya yeltenir ama bu girişim başarılı olamaz.

Çocukların çığlığı ile kopan kıyamet üzerine adam korkup konaktan kaçar.

Ama olay babanın kulağına gider ve ayrıca mahallede dedikodular da yayılmıştır bir kere.

Daha sonraları bu adamın adının Mehmet Ali olduğu, Memur olduğu ve kaçırma planını evdeki hizmetkar ile planladıkları anlaşılır.

O günden sonra İhsan Raif Hanımın hayatı kararır.

Ortada hiç bir şey olmadığı halde Babasına göre İhsan RAİF in adı Memur Mehmet Ali ile kirlenmiş, iş namus meselesine dönüşmüştür bir kere.

İhsan RAİF’in suçu, sadece Mehmet Ali yi görmek olmuştur!

Dedikodular neticesinde Baba, İhsan RAİF‘in yalvarışlarına aldırmaksızın Mehmet Ali ile kızının evlenmesine hüküm verir.

Baba Mehmet RAİF Paşa kızının küçük yaşını umursamaz İzmir’e gelin olarak gönderilmesi için talimatı verir.

İhsan RAİF küçücük yaşta kocaman bir adamla evlenmek istememektedir. İhsan küçücük yüreğiyle, günlerce babasına yalvarır konuşmaya çalışır.

İhsan RAİF in çabaları boşunadır. Babası İhsan’ı bir sürgüne gidercesine İzmir’e gönderecektir.

Böylece baba “kirlenen adını” kendince düzeltebilecektir.

İhsan RAİF Nişantaşında bulunan konaklarını terk etmeden önce üzüntüsünü şu mısralarla kağıda döker.

Ve meşhur Türk Sanat Müziğinin sözleri o esnada oluşur:

Kimseye etmem şikayet; ağlarım ben halime

Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime (Titrerim suçlu gibi baktıkça geleceğime)

Perde – i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime (Korkarım karanlık perde çekilmiş talihime)

Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime…

İhsan RAİF 13 yaşında gelin, 14 yaşında anne olur!

ve babasının arkasından şunları söyler:

Babamın terazisinin şaştığını hiç görmedim ben.

Onu Hz. Ömer’in adaletinin timsali bilirdim.

Benim istikbalimi tartarken adil olmadı o terazi.

Mehmet Ali ile nikahlanmaktan başka bir çıkar yolum kalmadı.

Günlerce göz yaşı döktüm. Haftalarca yalvardım.

“Babacım bana kıyma derslerimi tamamlayım, yaşım küçük beni yakma” dedim.

Dizlerine kapandım.

Beni sevdiğim biriyle evlendir. Telli duvaklı gelin et.

Ne söylemişse de babasının taş yüreğini yumuşatamamıştır İhsan…

1890 senesinde küçücük çocuk hiç sevmediği bir “adam” ın karısı olarak çok sevdiği İstanbul’dan koparak İzmir’e doğru bilinmezliğe, karanlık bir yolculuğa çıkmıştır.

Gönülsüz bu evlilik sonrası Mehmet Ali’ yi sevmemesine rağmen dişi kuş içgüdüsüyle yuvasını sahiplenir.

Ama hiç bir şey umduğu gibi olmaz. Mehmet Ali hayırsız, sevgisiz ve gece hayatına düşkün içkici bir adamdır.

Günlerce eve uğramadığı olur. İhsan Hanıma eziyet eder.

İhsan Hanım Mehmet Ali’yi şöyle özetliyor:

“İzdivacın asude cennetini harlı cehennem gayyasına çeviriyordu. Genç kalbimin heveslerini her zaman kırar, aşk beklentimi hüsrana boğar, sonra kendini sokağa atar, mutluluğu yuvasında aramaz, işkence ederdi…”

Bu zoraki evlilik, kocası Mehmet Ali’nin başka kadınlarla birlikte olmasına dek 14 sene sürer. Önceleri boşanmak istemeyen kocası başka kadınlar ile birlikte olduğu öğrenilince mecburen boşanmaya razı gelmek durumunda kalır.

1904 yılındayız… 3 çocuğu olmuştur İhsan Hanımın, 27 yaşındadır.

Hayatı berbat olmuştur. ikinci kez evlenmek ister. Ama ikinci evliliği de hüsran olur.

Bu evlilik zorla elini öptürmeye çalışan eşi yüzünden sadece 1 gün sürer.

İhsan Hanımın 3. ve İlk Aşk Evliliği

1914 yılında İhsan Hanım 37 yaşındayken sonunda aşk evliliğini bulur.

Yazar Şahabbettin SÜLEYMAN (1885-1919) ile evlenir.

Araştırmalarım sonucu Şahabettin SÜLEYMAN İhsan RAİF in tam da istediği kafaya sahip bir insandır. İki aşığın bir çok ortak özellikleri bulunuyor.

En başta ikisi de edebiyatçıdır.

Öyle ki Şahabettin SÜLEYMAN Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU ile arkadaşlar. Edebiyatı o yıllarda resmen dizayn edenlerin arasında yer alıyorlar.

İki aşık edebiyatçı olunca…

İhsan Hanım ile Şahabettin beyin evleri de devrin edebiyatçılarının toplantı yerlerinden birisi haline geliyor.

Yahya Kemal’den Ahmet Haşim’e, Ruşen Eşref’ten Fazıl Ahmet’e

Bu aşk ikilinin avrupaya gitmeleri ile son buluyor.

İki aşık avrupaya gittikleri sırada Şahabettin SÜLEYMAN ağır bir grip salgınına yakalanıp hayatını yitiriyor.

Bu ana kadar 5 sene mutlu bir birliktelikleri oluyor.

Büyük aşkı Şahabettin SÜLEYMAN‘ın vefatından sonra İhsan hanımın hayatı yeniden dağılıyor ve yas tutmaya başlıyor.

Bu süreçte İhsan Hanımın şiirleri edebiyat dünyasınca günden güne kabul görmeye başlar. İhsan Hanım artık tanınan bir şair olmuştur.

İhsan Hanımın 4. ve son Evliliği

İhsan Hanım kocasına yas tuttuğu dönemde sürekli yanında olan Strasburg’lu şair Bell ile evleniyor ve 4. ve son evliliğini de bir fransız ile gerçekleştiriyor.

İhsan hanımın yabancı biriyle evlenmesinin hoş karşılanmadığı bu durumda öyle ki Fransız Bell, İhsan Hanıma aşkından dinini bile değiştiriyor, adını Hüsrev olarak alıyor.

Buna rağmen evlilikleri hakkında hoş düşünülmüyor ve kötü dedikodulara maruz kalıyor.

İhsan Hanım Bell ile birlikte İsviçrede yaşamaya başlıyorlar.

Avrupayı dolaşan çiftin son yolculuğu ise Paris’de son buluyor.

İhsan Hanım geç kalınmış bir apandisit ameliyatı sırasında 49 yaşında Paris’de hayata gözlerini yumuyor.


Reklama girmesin diye link vermiyorum ama hikayenin ayrıntıları için Mehmet Öklü’nün “Kimseye Etmem Şikayet” kitabına bakılabilir.

Bu kitabın bile bir hikayesi var. İhsan Hanımın yaşadığı konak daha sonraları Kaymakamlık binası olmuş.

Mehmet Öklü Şişli Kaymakamlığı görevine başladıktan sonra, konağın hikayesini öğrenir ve bu yapıyı 2010 yılında restore ettirmeyi başarır.

Konağın unutulmuş yüzünü çevirdikten sonra aynı zamanda hikayenin unutulmuş yüzünü de kitap haline getirir.


Kaynaklar: Bir çok İnternet sitesi, Maps, Wikipedia, Kimseye Etmem Şikayet (Mehmet ÖKLÜ) Kitap.


Eseri seslendiren sanatçılardan en sevdiğim ses Melihat GÜLSES dir.

Ayrıca dikkat edin müziğin giriş kısmı çok hoştur. Bu giriş beni benden almaya yetiyor.

Son olarak Melihat GÜLSES’in seslendirdiği TSM üzerine bir video dizayn ettim umarım hoşunuza gider.


100numaraliadam.com ile daha nice hikayelerle sizlerle olacağız inş…

Yazar: utquick

Merhaba, Bu site 2017 senesinde kurulmuştur: Kemal SUNAL 'ın 100 Numaralı Adam filminden feyz alınarak kurulan sitemiz, filmdeki Halk Kahramanı rolünü de bünyesine katarak dürüst paylaşımlarda bulunmaktadır. Bizi takip ediniz. Büyük bir aile oluyoruz. Tek güvencemiz paylaşımlarımızın samimiliğidir.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

8 Cevaplar

  1. Furkan Başkak dedi ki:

    Paylaşım için teşekkürler.. TSM’nin kıymetli eserlerinden..

  2. Mehmet Öklü dedi ki:

    Sayın Utqick Yazını okudum çok kaynaktan yararlanmışsın benim kitabımdan da yaptığın alıntılar bir hayli fazla.Sonunda benim kitabım için reklam olmasın diye link vermiyorum diyorsun.Bu kadar yaralandığın bir emek eseri roman için link versen reklam olsa siz zarar görmez yarar görürdünüz.Biraz reklam yapın çekinmeyin.Nitekim en altta kitabı yazarını konağı görsel biçimde okuyucuna iletmişsininiz teşekkür ediyorum.

    • utquick dedi ki:

      Sayın Öklü, ülkemizin güzel bir eseri olan “Kimseye Etmem Şikayet” hakkında yazdığım yazıları internet kaynağından bulup derledim. Kitabınızı sonrasında rastgele buldum ve yazıya ayrıca ekledim. Siz yazana kadar da kitabınızdan bir alıntı aldığımı da zannetmiyordum.

      Kitabınızı okumamakla beraber, yazıyı yazarken internet aramalarımda denk geldim.
      Biraz inceleyince yaptırmış olduğunuz restore konusu hoşuma gitmişti bunu da yazıya eklemeden edemedim.
      Hikaye ile birlikte insanlara duyurmam gerektiğini düşündüm.
      Ayrıca yetinmedim isminizi, resminizi ve kitabınızı da yazıya ekleyerek samimiyetle paylaştığımı düşünmüştüm ki (bu en büyük reklamdır) ettiğiniz siteme bakacak olursak Halt etmişim!

      Yazıda geçen “reklama girmesin” sözünden kastım kitabınızı reklam etmek istemeyişim değil. Öyle olsa neden kitabın resmini ismini paylaşayım. Kitap 10 mağazada satılıyordur ve bu mağazalardan hangisini ayırt ederek paylaşırsam o mağaza reklam olur. (Hepsiburada veya Kitapyurdu gibi)
      Kaldı ki bir mağaza seçip satılan kitabın linkini paylaşsam bile bu gibi linkler 3 ay sonra silinebiliyor ve ölü link haline geliyor.
      Kitabın resmini koydum ve insanlara diyorum ki siz kitabı arar bulursunuz. Nitekim kitabınızı bu yazı sonrası alanlar da mutlaka olmuştur.

      Not: Kitabınızı okumadım, bu bilgilerin tarihten günümüze geldiğini sanıyordum. Şayet yazıda kitabınızdan alıntılar varsa lütfen söyleyin yazıyı sonlandırmak isterim.

  3. Mehmet öklü dedi ki:

    Sayın Utquick aslında adı kimliği olmayan nicklere muhatap almak adetim değildi sanatla uğraştığınız için saygıdeğer bir kişilik olduğunuzu tahmin ettiğim için size yazdım.Dediğim sadece reklam yasağına kanuna ahlaka etiğe töreye aykırı değilse sanatın lehine söz söylemek reklam olmaz olsa da empatidir zararlı değildir.Siz benim kitabımı konağı kaynak veya ilgili olarak göstermişsiniz ona teşekkür ettim.halt etmişim diyerek kendinize haksızlık etmeyin.Yazın devam edin yazmak iyidir.Salıcakla kalın

  4. Mehmet Öklü dedi ki:

    Sayın Utquick belirtmeyi unuttum bu şarkı ülkemizin ufuklarında yankılanmış insanımızın gönlüne girmiş ölmez bir eser olduğu halde Kemani Serkis Efendinin bestesi olduğu kesin olmasına rağmen Güftesinin kime ait olduğu bilinmiyordu ya da güfte de Serkis Efendinin gibi izlenim veriliyordu( Ali Kırcanın Siyaset meydanı yayınlarında özellikle bu husus vurgulanıyırdu) benim kamuoyuna malolacak şekilde bunun İhsan Raif Hanımın güftesi olduğunu yine araştırmalar sonucu yazmam ile onun olduğu kabul gördü.TRT Müzik Güfte: İHsan Raif Hanım şekline yazdığını bana bildirdi çok memnun oldum.Dinlerken denk gelirseniz bilginizde olsun.Ben sırf bunu ispat için bu kitabı yazdım.Konak’ın ( Taş Konak olduğunu tapusundan görüp ilk ben yazdım) bile İhsan Hanımın olduğu bilinmiyordu.Sadece doğdu yaşadı öldü şeklindeki hayat öyküsünü biyografik roman şeklinde ete kemiğe büründürdüm İçten selamlarımla

    • utquick dedi ki:

      Sayın ÖKLÜ, Güftenin kime ait olduğu daha öncesinde bilinmediği kısmına şaşırmakla birlikte
      yazdığım yazıda Güfte kısmında İhsan Raif Hanım yazıyordu.
      Meğer yazdığım bu bilginin doğrulu, araştırmalarınız neticesinde kaynaklara girmiş.
      Bilmiyordum elinize sağlık ve izninizle bu bilgiyi de Güfte kısmının hemen altına sizin katkınızı belirterek ekliyorum. Ayrıca bu durumda kaynaklar kısmına da kitabınızın adını yazmak durumundayım.

      Başlangıçta hoş bir tanışma olmasa da niyetlerimizin güzel olduğuna inanıyorum. Bu ve bu gibi eserleri yeni nesillere taşımak gerektiğine inanıyorum. Elbette benim katkılarım sizin ki kadar olmasa da naçizane bir iki kelime ile maksadım eseri tanıtmaktı unutulmasın istedim. Kendi adıma memnun oldum selamlar saygılar.

    • Mehmet öklü dedi ki:

      Sayın Utquick Ben de tekrar teşekkür ederim yazı yazmaya devam edin.Kitabı yazmak için Davosa gittim Davos Belediyesi kayıtlarında İhsan Hanımın Eşi Şahabettin Süleymanın İspanyol Gribi salgınında gripten olan ölüm kayıtlarını inceledim.(1919)
      Orada bir çok Osmanlı vatandaşının gripten vefat kayıtlarını gördüm romana dahil ettim yani gerçekçi bir roman.İyi geceler selamlar tekrar

Bir yanıt yazın

Cevabı alabilmek için E-Posta adresinizi doğru yazmaya özen gösteriniz.