Naçizane Bilge Defteri
Yazar: utquick · Yayımlanmış · Güncellendi
Burada kişisel tecrübelerim, gözlemlerim, öngörülerim ve birikimlerim olacak.
En iyi tecrübe yaşanılarak öğrenilendir.
Fakat her tecrübeyi tatmakta güzel değildir.
Ukalalık etmeden yaşıma nispeten naçizane tavsiyelerim olacak…
Atatürk’ün dediğine katıldığım gibi…
“Benim Naçiz Vücudum Bir Gün Toprak Olacaktır.”
Yazılarım Bari Burada Yaşasınlar.
Bu yazıyı kimse okumasa bile ileride çocuklarım okur. 🙂 Burada anlatmak istediğim şeyi sevdiğim bir sözle özetlemeye çalışayım:
Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır. (Bernard Shaw)
İnsanlarda sürü psikolojisi dediğimiz bir olay vardır. İnsan yaradılışı itibariyle buna uyumludur. Fakat on kişilik bir arkadaş grubunuz olduğunu var sayarsak, bu on kişinin gittiği yer her zaman doğru yer değildir. Anladım ki hiç bir zaman da olmayacaktır. Stadyumlarda maç izlemek için toplanan insanlar, bir ağızdan küfür ederler ve sorsan kendilerince stres atıyorum diye yorumlarlar. Ülkenin yönetimi için bunu oranlarsak çoğunluk haklı olacak diye bir kaide olmadığını görürüz. Hatta belki %1 olan partiye şans vermeniz bile inanılmaz güzel sonuçlar doğurabilir fakat bunu insanlar öngöremez. Bir basket maçınca izlemiştim 4 kişi birden atağa doğru koşuyorum diye koşuyorlar. 5 kişi de haliyle onları defans olarak karşılıyorlartop ise atak yapan 4 kişiden hariç o bir kişinin elinde, takım arkadaşları ileri koşmuş ve kendilerine top atmalarını beklerken o kendine yakın dibindeki potaya sanki kendi potasına basket atıyor. Ama bakıyorlar ki 9 kişi yanlış yöne gitmiş. Basket atan kişi doğru potada duruyor. 🙂 Demek ki %90 lık çoğunluk yanılabilirmiş ve üstelik yarısından çoğu doğru potayı biliyorlardır ama sürü psikolojisiyle davranmışlar. İnsanların bu önyargılarını kırmak öyle zordur ki. Bunu denemek bile sadece sizi yorar. Bu kaçınılmaz sonuç değişmiyorsa neden bunları yazıyorum diyor olabilirsiniz. Bunu bende sorguluyorum ve değiştirilemeyeceğini biliyorum. Sadece kimi durumlar vardır ki haklılığınızı ispatlayamazsınız. Sonuç değişmiyorsa kendinizi yormanın bir mantığı yok. Gerçeği bilmenin mutluluğunun huzuru ile siz kaybolun o ortamdan canınızı sıkmayın yeter.
Örnek vermek gerekirse;
Kimisi şöyle yorumlar; Karşı taraf da küfür ediyor ben de ediyorum ne olacak ki?
Şimdi soruyorum size, sorgusuz sorumsuz bir düşünce içine girerek küfür ederek vicdanlarını rahatlatıyorsa bu doğruluk mudur? Mantık mıdır?
Mantıksız da olsa, şiddet veya ceza kullanmadan bu durumu değiştirebilecek var mıdır?
Sanmıyorum.
Demek istediğim onlar ediyor diye sende küfür etmek zorunda hissetme!
Sadece örnek olarak yazıyorum: Mesela iş arıyorsun bir ilan gördün gitmek ile gitmemek arasında kaldıysan. Gideceksin… O iş nasibin olmasa bile, çabaların birikecek, hak ettiğine daha çabuk kavuşacaksın! Misal basket oynayacaksın, gitsem mi gitmesem mi diye düşünme, kalk git. Bir bakacaksın ki kader, yol üzerinde birini sana rast getirmiş sonunda bir bakmışsın ki evleniyorsun. Tabi bu örnekler iyi niyete iştirak… Mesela kavga var gitmek ya da gitmemek seçimini bu felsefe belirlemez! Çünkü kavganın sonucunun iyi olması beklenemez. Mesela seviyorsun çıkma teklifi yapmak konusunda endişelerin var. Çıkma teklifi yapmak ya da yapmamak arasında kalmışsan yapmak fiilini yapabilirsin. Eğer yapmazsan, belki hayatın boyunca düşünürsün yapsaydım ne olurdu diye… Ama yaparsan red yersen pişman olsan da bir daha arkana bakmazsın. İyi niyetli bir insan olduktan sonra tüm hareketlerinin bütünü bir parçayı oluşturacak! Unutma hareket olmadan netice olmuyor!
İyi bir insan olarak işlerinde terslik üst üste gelmişse… Neyi yanlış yapıyorum diye düşün! Tersliklerin sebebi, bilerek veya bilmeyerek kendi yaptığın hataların sonuçları olabilir.. Bazı yanlışlarının cezasını bu dünyada da çekebilirsin. Önemli olan neyi yanlış yaptığını çözüp musibetleri uyarı olarak dikkate almaktır! Nasıl olacak bu diye düşünme Tabi ki ilahi adaletin gücünü kast ediyorum. (Her başına gelen olayı da musibet zannetme. Bu ayrımı yapmak sana kalmış.)
Hayatta başına gelen her şey tesadüf değildir.
1 sen konuşuyorsan bırak 1 de karşıdaki konuşsun lafını kesme. Düşün ki çok iyi bildiğin bir konuda anlatsan dinlemiyorlar. Çabalasan fırsat vermiyorlar. Bu durumda uğraşma! İnsanları kendi ön yargılarıyla yalnız bırak. Ön yargılı olmak kendine gereksiz aşırı güven ve daha kötüsü kibirden ileri gelir. Senin iyi niyetli çaban ise İlahi adalette mükafatsız kalmayacaktır. En iyi bildiğim bir konuda bile karşı tarafı dinlerim. Akıl akıldan üstündür çünkü. Senin bildiğinin fazlalığı kadar karşı tarafın da sana artı katkıları olabilir. Sen 5 bilirsin karşı taraf 5 bilir dinlersen 10 edersin. Dinlemeyi bilmek lazım!
Uyku hakkında bildiklerim şunlar: Uyku 22:00 – 02:00 arasında kesinlikle alınması gereken bir durum. Bu konuda tavsiyelerim. 2.Yatmadan evvel yemek yememeye çalış ki yatıp uyuduktan sonra beynin mide-bağırsak sisteminle uğraşmak durumunda kalmasın, kendine vakit ayırsın. 3.Yatmadan evvel spor aktivitesi yapmışsan bundan 2 saat sonra uyu. Örnek: futbol oynadın ve geldin yattın. Beyin en son canlı aktivite sonrası hala en son yaptığı işlemi güncel tutar ki çoğu kez halı saha maçından sonra yatağımın yanındaki duvara tekme atmışlığım ve acıyla uyanmışlığım vardır. Yani özetle vücut 2 saat süre ile huzursuz uyur. 4.Uykusunu normal değerlere göre alması gerekenler için konuşuyorum normal insanlar için düşünülürse yani 5 ila 8 saat arası uyuması gereken insanlar. ilk gün 2 saat uyudun ikinci gün 2 saat uyudun. sonraki günlerde iyi yemek yememişlerse metabolizması zayıflar en ufak mikropta hasta olurlar! Grip nezle vs. 5.Uykuya geçiş süresi uykuda kalış ve derin uyku gibi evreler vardır. Bazıları 5 saatte uykusunu alır bazıları 9 saat uyusa alamaz. Bunun bir çok nedeni olabileceği gibi sadece uykuya bağlı etken nedeni şudur. 6.Uyandıktan sonra vücut oksijen isteyecektir. Pencereyi aç mis gibi oksijeni ciğerlerine çek. (tabi hala oksijen kaldıysa) 7.Uyumadan evvel dua et…
Vardiya çalışanları için söyleyecek bir söz bulamıyorum ama şunu biliyorum ki insanların yaradılışı bakımından normalde gündüz çalışıp gece uyumaları gerekiyor.
Dünyanın işleyişine bu düzenine ayak uydurursan rahat ediyorsun.
Ayrıca ben o saatlerde hep ayakta olduğumdan aradaki farkı daha iyi ayırt edebiliyorum. 🙂
Uykudayken tabir yerindeyse beyin kendine geliyor.
1.Kendine bir saat belirle o saatte yatakta ol bu saat 12 yi geçmesin mümkünse
5 saatte ortalama 3 kere derin uykuya dalarız.
8 saatte ortalama 4 kere derin uykuya dalarız.
Fakat 3 kere dalınan derin uyku süresi 2 saat olabilir 4 kere dalınan derin uyku süresi 1 saat olabilir.
Böyle bir durumda 5 saat uyuyan daha dinç kalkacaktır.
demek ki neymiş, bizim derin uyku süremizi uzatmamız ve iyileştirmemiz gerekmekteymiş.
Buna istinaden 11 saat uyuyup derin uyku süresini 6 ya çıkaracağım diye kasmayın.
Belli orandan fazla uyuyunca da tersine etki eder ve daha yorgun düşersin.
Kendi saatini bul ve derin uyku döneminde uyanmamaya çalış.
Bazıları sabah alarm çalsa da uyanamazlar. Onların alarmı derin uyku süresine denk gelmiştir.
Bu anlattıklarım kendimden izlenimlerimdir. Doktor değilim🙂
İnsanlara haksızlık yapmama bilinci sürekli kafanda dursun. Aksi takdirde hakka girmek çok kolaydır.
Hakka girmek için illa maddi unsurlar gerekmez.
Manevi hak da önemlidir. Kalp kırma! Haksızlık yapma! Adaleti Savun!
Kibirli olup olmadığını öğrenmek için herhangi bir İslam sitesinden alınmış aşağıdaki alametleri bir incele.
Kibir Alametleri:
- Sual soramamak kibirden kaynaklanır. Kibirli, sual sormayı, bilmemenin alameti kabul eder. Sual sorarsam, bilmediğim meydana çıkar diye düşünür.
- Hep kendisine sual sorulmasını, başkasına sorulmamasını istemek, bildiği veya bilmediği her suale cevap vermeye kalkmak, bilmiyorum diyememek. Bunlar kibirdendir.
- Yol sormaktan çekinmek. Yol ve sual soramamak, ayıplanma, kınanma korkusundan ileri gelir.
- Bir toplantıda, hep kendi konuşmayı istemek, başkalarının söze katılmasından rahatsız olmak, onların kuzu gibi dinlemelerini istemek.
- Arkadaşlarına, bir şeyler bildiğini göstermek için, onlara her fırsatta bir şeyler anlatmaya çalışmak, yanlış sandığı şeyleri hemen düzeltmeye, ikaza kalkışmak.
- Övülmekten hoşlanmak, tenkide dayanamamak. Hatasını söyleyene teşekkür edememek.
- Hakkı kabul etmemek. Bir şey şöyledir denilince tevil etmeye çalışmak, elli dereden su getirip kabul etmeye yanaşmamak. Hâlbuki hakkı söyleyen çocuk da, cahil de olsa, severek kabul etmeli.
- Vesvese etmek de kibirden olabilir. Kendini ihtiyatlı zanneder, herkesin yanlış yaptığını düşünür. Nasihat kabul etmez, vesvesesine devam eder.
- Baş olmayı istemek, emir vermekten hoşlanmak. Bazı yönlerini üstün görmek.
- İnsanlar yanına gitmekten veya bir şey sormaktan çekiniyorlarsa, bu da kibir alametidir.
- Tevazu gösterisinde bulunarak kibirini gizlemek. Aşırı tevazu göstermek. vb.
- Kendisi, tevazu olsun diye, bu fakir, bu âciz, bu günahkâr dediği halde, azıcık tenkit edilince, âcizliği, fakirliği kalmayıp öfkelenmek.
- Herkese sıkıntı vermek, üzmek. Birini diğerine şikâyet etmek. Başkalarının kusurlarını söyleyerek, kendisinin böyle olmadığını bildirmek.
- Tartışma sonunda, hakkını helal et dense, helal etmemek; bu, hâlâ haklı olduğunu savunmak olur.
- Bir toplumda, hep kendi konuşup başkalarının konuşmamasını istememek.
Netice: Haddini bilmek tevazu, haddini bilmemek kibir alametidir.
Unutma! Şeytan bile kibiri yüzünden cennetten kovulmuştur.
- Meslek hayatında işini yap ama reklam yapma! Bu anlayış karakterli insanların yapacağı düşünce olmakla birlikte kıymeti bilinmiyor! Bazı durumlarda reklamını yapmazsan ve sorunlar senden hariç başkalarına da yansımaz yani gözükmezse yaptığın iş bilmeyecektir. Arada hatalar çıkar çözer halledersin. Karakterin gereği kendini övmez ve ben bunu yaptım demezsin. İşin bu zaten olması gereken bu ama olayı çözdüğün kadar kıymetlisin. İşleri kimseye aksettirmeden çözdüğünde gün gelir birileri senin ne işe yaradığını düşünmez, kıymetini bilmez ve canını sıkar. İşleri reklamsız kimseye yansıtmadan yapıyorsun ama ne yazık ki anlayış, mantık ve olgunluk çoğu insanda olmayacak. Dikkat et kimse senin iyi niyetini görmeyecektir. En basit örnek sitemizin temasındaki Kemal SUNAL’ın Korkusuz Korkak filminde Mülayim rolündeki kişi durumu özetliyor.
Sorunları gizli çözersen kimse bilmiyor ama sorun üretsen ve bu sorun insanlara yansırsa ve bunu da çözersen seni el üstünde tutuyor bu toplum. Bunu yap demiyorum ama insanların düşüncelerini davranışlarını bil. İyi niyetliysen vicdanen rahatsan zaten Allah yaptığını görüyor biliyor üzülme. - Biliyorum çok iyisin yapmadan edemeyeceksin ama! Kimseye kendisi bizzat talep etmedikçe iyilik yapma!
- Kimseye hayır demekten korkma! İnsanları kırmamak adına hayır demediğinde insanlar seni kıracaktır. Seni kıranlardan değersiz değilsin unutma hayır de geç git!
- Bir şeye karar verirken iki kere düşün. Karar veremiyorsan kendine zaman ver sonra tekrar düşün.
- Bir kimseye çoğu defa şans vermişsen bir daha verme değişmeyecektir.
- “Mutluyken söz verme! Sinirliyken karar verme!” bu söz Mevlana’ya ait ne kadar doğru söylemiş.
Kimsenin kimseye bağırmaya hakkı yoktur.
Hz. Ömer der ki:
“Huzuruna gelen herkese hürmet edip, “EŞİT MUAMELE” yap.
Ta ki zayıf, senin adaletinden ÜMİTSİZLİĞE düşmesin.
Kuvvetli de, hak etmediği bir nimeti elde etme HAYALİNE kapılmasın.”
Epey güzel başlıklar olmuş insanların gündelik yaşamlarını daha iyi yapmak için baya yeterli bilgiler e tabii gündelik yaşamlar peş peşe iyileşince uzun vadede daha mutlu bir ömür oluşturuyorsun kendine.
Bugün üniversite sonuçları açıklandı kayseri bilgisayar beklerken beni 70 bin geriye kırıkkale ye yerleştirmişler moral olarak baya bozulsam da biraz ufak çaplı göz yaşı dökmüş olsam da kalkıp kırıkkalede neler yapabilirim not ortalamamı nasıl yüksek tutabilirim(yatay geçiş) gibi şeyleri araştırdım sonuç itibariyle şartlar ne kadar kötü gözüksede bir çıkar yol aramalıyız diye düşünüyorum bende burayı blog gibi kullandım yaş oldu 21-22 üniversiteye yeni başlayacağım umarım kariyer planlarım (bugüne kadar hiç tutmadı) bundan sonra sekteye uğramaz da çabalarım karşılığını bulur.
Okumuşsan ne güzel okumadıysan kesinlikle tavsiye ederim:
Marcus Aurelius/Kendime Düşünceler/Unutma Mutlu Bir Hayat Çok Az Şeye Bağlıdır
Epiktetos/Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir
arthur schopenhauer (bunun ismini kopyala yapıştır yaptım malesef :D) Yaşam bilgeliği üzerine aforizmalar (arthur biraz ilginç bir adam fikirlerinin bazıları bugün ki toplum çerçevesinde kabul edilmesi baya güç özellikle kadınlar hakkındaki söylemleri)
Bu filozofları bu yaşta okuduysan seni tebrik ediyorum. Okudukça eminim ufkun daha çok gelişmiştir.
Kitap akıl ile birleşince insanın kalitesini artırır. Konuşma kabiliyetini geliştirir ve insana şuur katar.
Benim ne yazık ki kitap okuma alışkanlığım rafa kalktı. 25 yaşına kadar tek tük kitap okumuşluğum var.
Bu yazdığın kitaplar gerçekten güzel felsefi, ayrıca bilimsel kitapları severim.
Kitapları tek tek inceledim bir gün normal bir hayatım olursa bu kitapları başucuma koyacağım yatmadan okurum.
Her gün kitap kadar bilgi içinde geziyorum sürekli okuyorum ve yazıyorum. Kafamda gereksiz bir çok konuda onca bilgi var. Belki değerli belki değersiz bilemiyorum. Eskisi gibi yatağımın başında bir kitap beni beklemiyor. Ülkenin şirazesinin kaydığını fark ettiğimden beridir daha çok siyasi meseleleri çözmeye odaklandım. Twitterda, şurada burada geziyorum. Bilgi takip ediyorum parçaları birleştiriyorum. Bazen yasaklanmış sitelerde oluyorum bilginin derinliklerine doğru yolculuk ediyorum. Taşların altına bakıyorum. Özetle garip ve farklı bir hayat yaşıyorum.
Yaşadığım sürece başımdan geçen tecrübeleri buraya zaman zaman not alıyorum. En sonunda bu liste uzayıp gidecek belki birilerinin işine yarar…
Bilgisayar mühendisliği mi okuyacaksın? Adana bölgesinden ip aldığını görüyorum nerede oturuyorsun? Kayseri yerine Kırıkkale olmuş bence çok problem etme bölüm aynı ise vardır bir hayır de git. Ben 82 doğumluyum. Benim zamanımda sınavlar daha zordu. Üniversite sayısı ve kontenjanlar azdı. Şimdi ise görüyorum da gereğinden fazla gibi. Eğitim sistemimiz bir rayına oturmadı gitti. Derslerin kalitesini artırmaları gerekiyordu ama müfredat daraldı ve işer iyice basite indirgenmiş olduğunu görüyorum.
Bence üniversiteye git diplomanı almaya odaklan. Bu süreçte kodlar vs seviyorsan kendini geliştir. Sevmiyorsan zaten geliştiremezsin. Bundan sonra devir bilgisayar devri iş alanı bu sektörde büyük. Genel olarak şans kriterin de bu ölçüde büyük olacak inş. Ama dediğim gibi bu süreçte kendi kendini geliştirmen gerek. Üniversitede her şeyi öğretmiyorlar. İnsanlar ile sürekli iletişimde ol. Sürekli iş odaklı düşün. Bir yandan ingilizcen zayıf ise geliştir. Moralini bozma iyimser düşün sonunda inş. hak ettiğin yere geleceksin.